Aspirinin mucizevi bir etkisi bulundu!!!

Daily Mail’de yayınlanan araştırmaya göre aspirin, kadınların korkulu rüyası olan rahim ağzı kanseri riskini azaltıyor.

Uzmanlar günde bir tane aspirin içerenlerde, rahim ağzı kanseri riski %47 ye kadar azalıyor. 328 hasta üzerinde yapılan araştırmada, incelemeler sonucu aspirinin rahim ağzı kanseri riskini azalttığı, ancak buna neyin sebep olduğunun bilinmediği açıklandı.

Ayrıca, uzmanlar aspirinin bu mucizevi etkisine rağmen, kesinlikle doktor kontrolünde alınması gerektiğine dair uyarıda bulundu.

Bu besinleri hergün mutlaka yemelisiniz

Bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur demişler, çok doğru demişler. Vücudunuza ne kadar iyi bakarsanız o kadar kaliteli bir yaşam sürersiniz. Vücudunuza iyi bakmanın yolu ise tükettiğiniz besinlerden geçiyor. Kimi enerji veriyor, kimi kanserden koruyor, kimi ise ömrü uzatıyor.

İşte hergün mutlaka tüketilmesi gereken besinler…

Bu besinleri hergün mutlaka yemelisiniz

1. YUMURTA:

İçerdiği yüksek protein, kişiye tokluk hissi verirken yorgunluğu azaltıyor. Aynı zamanda gözlere de iyi geliyor.

2. CEVİZ:

Kötü kolestrolü düşürürken, iyi kolestrolü yükseltir.

3. ÇAY:

Alzheimer, diyabet ve bazı kanser türlerine karşı koruyucu etkisi vardır.

4. YOĞURT:

Sindirim sisteminin düzgün çalışmasına yardımcı olur. Kalsiyum açısından oldukça zengin olan yoğurdun osteoporozla savaşmada büyük etkisi vardır.

5. BAKLAGİLLER

Kandaki kolestrolü dengede tutar.

Ev yapımı öksürük şurubu

Sizde fazla ilaç kullanımına karşı olanlardansanız, kendi öksürük şurubunuzu kendiniz kolaylıkla yapabilirsiniz. Evinizdeki malzemelerle hazırlayabileceğiniz öksürük şurubuyla kısa sürede öksürükten kurtulabilirsiniz.

Ev yapımı öksürük şurubu için neler gerekli

Malzemeler:

1/4 bardak zencefil
1 bardak Bal
2 adet limon
1 bardak su

Tarifi:

Zencefili soyup, ince ince dilimleyin. Limonların kabuklarını rendeleyin. Daha sonra küçük bir sos tenceresine 1 bardak su, limon kabuğunu ve zencefilleri koyarak kaynatın. Kaynadıktan sonra yaklaşık 5 dakika bekleyin ve karışımı süzün.

1 bardak balı ayrı bir tencereye koyun ve ısıtın. Sonrasında ısıttığınız balı karışıma ekleyin ve karıştırın.

Öksürük şurubunuz hazır…

Migren en çok kadınları vuruyor

En Son Kadınca Haberleri

CİHAN’da yer alan habere göre stres ile beraber migren şikâyetlerinde de artış gözlendiğini söyleyen Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Önder Taylan Çifçi, uzun ilaç tedavileri ve çeşitli yöntemlere rağmen kalıcı tedavisi olmayan migren rahatsızlığının kişinin kendi bedenin iyileştirme gücü sayesinde kalıcı olarak tedavi edilebildiğini açıkladı.

Ansızın gelen ve hayatı dayanılmaz kılan, yaşam kalitesini derinden etkileyen migren ağrıları kalıcı olarak vücut tarafından tedavi ediliyor. Baş ağrısının migrenin belirtilerinden yalnızca biri olduğunu vurgulayan Çiftçi, hastalık belirtilerini şöyle anlattı: “Migren ağrısı ataklar hâlinde görülür ve 2-3 saatten 3 güne kadar devam edebilir. En bilinen belirtilerinden biri tek taraflı, yoğun ve zonklayıcı tarzda bir baş ağrısıdır. Baş ağrısına bulantının veya kusmanın eşlik etmesi, ışığa ve sese duyarlılığın artması, zonklayıcı, nabız gibi atan ağrı, ağrının asıl olarak tek taraflı olması, ağrının hareketle artması gibi belirtiler de migrene işaret eder. Migrenli kişi boyun ve omuzlarda sertleşme, el ve ayaklarda karıncalanma, konsantrasyon güçlüğü, konuşma güçlüğü ve nadir olarak da felç durumu veya şuur kaybı ile karşılaşabilir. Durum böyle olunca migreni olan kişi günlük faaliyetlerini gerçekleştirmekte güçlükler yaşar. Birçok kişide ağrı ve diğer semptomlar o kadar şiddetlidir ki, atak geçiren kişiler, sadece karanlık bir odada yatıp uyumak isterler. Bu da migreni olan kişiyi günlük yaşamından alıkoyar.”


ENJEKSİYON İLE MİGREN TEDAVİSİ MÜMKÜN

Migren hastalarında atakların sıklığı ve ağrının şiddetinin enjeksiyon tedavisi ile azaltılıp kontrol altına alınabildiğini aktaran Çiftçi, “Enjeksiyon uygulaması; prolifrean madde enjeksiyonunun gerçekleştirilmesiyle baş-boyun bölgesinde yer alan kronik hasarlı bağ dokusu elemanlarının kalıcı olarak tedavi edilmesidir. Kas-iskelet sistemi ve eklemlerdeki dejenerasyonun tedavisi ile seanslar ilerledikçe migren ağrısı çeken kişinin atak sıklığının ve ağrı şiddetinin giderek azaldığı ve hedef seans sayısına ulaşıldığında ağrının tamamen kaybolduğu görülmektedir.” dedi.

Stresi azaltmanın, düzenli egzersiz yapmanın ve düzenli uyumanın migren şikâyetlerinin gerilemesini sağlayacağını belirten Çiftçi, öğünleri düzenli yemenin, bol bol yürüyüş yapmanın, kısa süreli ılık duşlar almanın ağrıların azalmasına faydalı olacağını söyledi.

Sağlıklı bir kış için önleminizi alın!

En Son Kadınca Haberleri

Akşam’dan Arzu Akyol’un haberine göre ekranların sevilen programı “Dr. Feridun Kunak Show”da her sabah pek çok pratik ve faydalı bilgiyi izleyicisiyle paylaşan Dr. Feridun Kunak, kış aylarında direncimizi nasıl koruyacağımızı anlattı ve evde hazırlayabileceğiniz doğal kür tarifleri verdi.

BUNLARI YAPIN HASTA OLMAYIN!..

1-TAZE SEBZE VE MEYVE TÜKETİN;
Bu gruptaki gıdalar vücut için gereken kalsiyum, demir, magnezyum ve  diğer bazı minerallerin, A, B, C, E folik asit gibi vitaminlerin kaynağıdır. Özellikle elma, armut, nar, turp, lahana, karnabahar. turunçgiller, yeşilbiber, maydanoz gibi besinleri tüketmek bağışıklık sistemimizi kuvvetlendirir. Kışın güneşten fazla faydalanamadığımız için bağışıklık sistemimizi ayakta tutan D vitaminini gıdalarla karşılamamız gerekir. Bu nedenle süt ve süt ürünleri, balık, yumurta ve patates gibi gıdalar mutlaka sofralarımızda bulunmalı.

2-BOL BOL SU İÇİN;
Bol su tüketimi vücudumuzun sıvı ihtiyacının ve ısı dengesi için önemli. Ayrıca suyla vücudumuzdan virüslerin ve toksinlerin atılımını sağlayabiliriz. Günde en az 8 bardak su tüketilmesi gerekir.

3-UYKUNUZA DİKKAT EDİN
Siz uyurken binlerce hormon arı gibi çalışarak vücudumuzun bakım,onarım işlemlerini yapar. 8 saat uyku uyumak bağışıklık sistemi için çok önemlidir.

4-DÜZENLİ EGZERSİZ YAPIN
Düzenli egzersiz yapan kişinin yaşam enerjisini yükseltir. Daha zinde hissederiz. Ayrıca vücudun kas gücü ve bedensel esnekliğini artırır. Kan dolaşımı da hızlandığı için hastalıklara karşı daha dirençli olmamızı sağlar.

5-KEFİR VE YOĞURT YİYİN
Yoğurt ve kefirin içindeki faydalı bakteriler, bağışıklık sistemimizi güçlendirir, hastalıklardan korur.

6-BULUNDUĞUNUZ ORTAMI HAVALANDIRIN
Kapalı ortamda aynı havayı solumak virüslere yakalanma riskini arttırır. Bulunduğumuz ortamı mutlaka havalandırmamız gerekir.

7-ELLERİNİZİ SIK SIK YIKAYIN
Virüslerin çoğu temas yoluyla bulaştığı için ellerimizin temizliğine dikkat etmeliyiz. Ayrıca hapşırırken ağzımızı peçeteyle kapatıp peçeteyi atarak virüslerden korunmuş oluruz.

8-GRİP AŞISI YAPTIRIN
Bağışıklık sistemi zayıf olanların grip aşısı yaptırması gerekmektedir.

9-STRESTEN UZAK DURUN
Stres vücut drencini azaltarak hastalıklarla mücadele etmemizi zorlaştıracağı için stresten
uzak durmak önemli.

10-ALKOL VE SİGARA KULLANMAYIN
Alkol ve sigara da vücut drencimizi azaltır.Ayrıca sigara dumanındaki virüslü damlacıklar havada asılı kalarak hasta olmamıza sebep olabilir.

11-İSTİRAHAT EDİN
Hastalıklarla mücadelede en önemli faktörlerden biri istirahat etmektir.

12-CEP TELEFONLARI MİKROP YUVASI
Sık kullandığımız bilgisayarlar, kumandalar ve cep telefonlarımızla temizliği çok önemli.

13-HAVLULARINIZI AYIRIN
Evde herkesin ayrı havlu kullanması mikropların yayılımını önlemenin bir diğer yoludur. Havlularımızın özellikle kuru tutulmasına özen göstermeliyiz.Aksi taktirde mikropların üremesine ortam hazırlamış oluruz.

ANTİBİYOTİK ETKİLİ BİTKİLER

– Karabaş otu
– Meyan kökü
– Adaçayı
– Arısütü,bal,polen (propolis)
– Soğan
– Sarımsak
– Karaturp
– Zencefil
– Zerdeçal
– Kimyon
– Karabiber
– Sumak

Evde hazırlayabileceğiniz doğal kürler

Soğuk Algınlığı&Grip Kürü -1

MALZEMELER
Yarım limon
1 adet ayvanın kabuğu ve çekirdekleri
Rendelenmiş zencefil (ceviz büyüklüğünde)
1 litre su

YAPILIŞI
Malzemeler 5 dakika kaynatılır 5 dakika demlenir ardından süzülür.
KULLANIMI: Sabah öğle akşam bir bardak içilir. Şeker hastası olmayanlar kürün içine bir tatlı kaşığı bal ilave edebilirler.

Soğuk Algınlığı&Grip Kürü -2

MALZEMELER
4 bardak su
Yarim nar kabuğu
1 adet ayva çekirdeği
1 adet ayva kabuğu
Yarim ayva (küp küp doğranmiş)
1 limon kabuğu
1 limon suyu
2 çorba kaşığı nane
(kuru veya yaş)
2 çorba kaşığı
rendelenmiş taze zencefil
5 adet karanfil

YAPILIŞI
Malzemeler 15 dakika kaynatılır 15 dakika demlenir ardından süzülür.

KULLANIMI: Sabah öğle akşam bir bardak içilir. Şeker hastası olmayanlar bir bardak karışıma bir tatlı kaşığı bal ilave edebilirler. Karışımın fazlası buzdolabının kapağında muhafaza edilebilir.

Soğuk Algınlığı&Grip Kürü -3

MALZEMELER
1 orta boy kuru soğan (küp küp doğranmiş)
4 diş sarımsak (küp küp doğranmış)
4 yemek kaşığı bal (şeker hastalari 4 yemek kaşiği yoğurt)
1 limon suyu
1 tatli kaşığı tarçın
1 tatli kaşığı zencefil
1 fincan keçiboynuzu pekmezi (tatlandırmak için)

HAZIRLANIŞI
Soğan ve sarımsak cam kavanozun içine doğranır. Üzerine bal ilave edilip 12 saat kadar beklenir. Şeker hastası olanlar 4 yemek kaşığı yoğurt ilave edebilirler. Daha sonra süzülür ve suyuna limon suyu, tarçın, zencefil ve tatlandırmak için keçiboynuzu pekmezi eklenir.
Çocuklar için zencefil ilave edilmeyebilir.
-1-5 yaş: 1 çay kaşığı
-5-16 yaş: tatlı kaşığı
-16 ve büyükler: bir çorba kaşığı

Soğuk Algınlığı&Grip Kürü -4

MALZEMELER
6 adet keçiboynuzu
6 bardak su

HAZIRLANIŞI
Keçiboynuzuna su ilave edip 15 dakika kaynatıp 15 dakika demlenir.

KULLANIMI: Sabah öğle akşam tok karnına birer bardak içilir. İçerken isteğe göre limon suyu ekleyebilirsiniz.

Baş ağrısı için doğal çözümler!..

En Son Sağlık Haberleri

Takvim’de yer alan habere göre küçük-büyük hemen herkeste sık sık görülebilen baş ağrıları yaşam kalitesini düşürüyor. Yaygın olarak görülen bu rahatsızlığa karşı doğal tedavi yöntemleri ise ilaç gibi geliyor. İşte uzmanlardan, evde hazırlanabilecek doğal ağrısavarlar…

Güçlü kokular: Baş ağrısını tetikleyen duyulardan biri de kokudur.

Çok güçlü ve yoğun kokular (güzel olsalar bile) baş ağrısı yapabiliyor. Nane yağı ya da eczaneden alacağınız migren taşını koklamak baş ağrınıza iyi gelecektir.

Zencefil çayı: Çeyrek tatlı kaşığı toz ya da taze rendelenmiş zencefili bir bardak sıcak su içerisine atın ve için.

Zencefilin yoğun aroması ve bitkisel etkisi kan damarlarınızın genişlemesine neden olacağı için ağrınızı yavaş yavaş dindirecektir.

Buz sıkın: Avucunuzun içine aldığınız bir buz küpünü iyice bütün gücünüzle sıkın. Elinizin donduğunu hissetmeniz en önemli püf noktası! Elinizdeki buz ağrı eşiğinizi yükselteceğinden baş ağrınızı hissetmemeye başlayacaksınız.

Kalem dişleyin: Bir kalemi dişlerinizin arasına sıkıştırın ama güçlü bir şekilde ısırmayın. Alt çenenizin serbest kalması başınızdaki basıncı azaltarak ağrınızı hafifletecektir.

Çiğ badem: İçerisindeki salisilin enzimi ile baş ağrınızı azaltacak en güzel yemiş olabilir. 20 tane yemeniz yeterli olacaktır.

Kasımpatı: Evinizi güzelleştiren kasımpatı 1980’li yıllarda İngiltere’de migren ilacı olarak kullanılmaktaydı.

Sizde kasımpatıyı çay olarak demleyin ve için, baş ağrılarınızı geçirecektir.

Lavanta yağı: Yarım tencere kaynamış su içerisine 4-5 damla lavanta yağı damlatıp buharını solumanız sizi rahatlatacaktır. Ya da lavanta yağı ve badem yağını 1/3 oranında karıştırarak şakak bölgenize masaj yaparak uygulayın.

Maden suyu: Baş ağrısının baş sebeplerinden biri de mineral eksikliğidir. Bu nedenle mineral dengenizi korumak için günde en az bir şişe maden suyu için.

Limon ve nane: Yarım limonun suyu ve 3 yaprak naneyi bir bardak su içerisine koyun ve bir süre bekletin. Ardından bir bezi bu suda ıslatıp alnınıza koyun ve bezi her 15 dakikada bir ıslatın.

Limonlu kahve: Kahve normal miktarda tüketildiğinde ağrının beyne ulaşmasını engelliyor, aynı zamanda içine sıkılan yarım limon da kafeinin hızlı etki etmesini sağlıyor.

Sıcak su: Ayaklarınızı sıcak su içerisine koyup, ensenize buz dolu bir poşet koyabilirsiniz. Bu sayede sıcak ve soğuk farkı vücudunuzdaki kan akışını değiştirerek, kan damarlarınızın rahatlamasını sağlar.

Buharını soluyun: Bir tencere içerisine su doldurun ve kaynaması için ateşin üzerine koyun.
Tencere içerisine bir süzgeç yerleştirin ve süzgece taze ya da kuru papatya koyun ve üzerini kapatın. Bir süre sonra yumuşayan papatyalardan çıkan buharı içinize çekerek baş ağrınızı hafifletebilirsiniz.

Sahurda az yiyerek tok kalmanın yolları

Sağlıklı oruç tutmanın yollarını açıklayan Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hulusi Atmaca, Ramazan ayının bu yıllarda uzun günlere denk gelmesi nedeniyle doğru beslenmenin önemine değindi. Atmaca, “Yaklaşık 17 saatlik bir oruç var. Dolayısıyla burada dikkat etmemiz gereken önemli noktalar var. Öncelikle herhangi bir hastalığı olanlar hekimleri ile irtibat kurup bu Ramazan ayında ne şekilde hareket etmeleri gerektiğini, oruç tutup tutamayacağı konusunda bilgi sahibi olması gerekiyor. Oruç tutanlar için dikkat edilmesi gereken noktalar şunlardır: Bu uzun saatlerde daha az aç kalmayı gerektirmek için en sık yapılan hatalardan birisi de fazla yemektir. Fazla yemek demek acıkmanın daha az olacağına garanti oluşturmuyor. Yani bir insan daha fazla yiyerek daha az acıkma durumu ile karşı karşıya kalmıyor. Özetle bir kişi az yemek yerse de tok kalabilir. ‘Çok yemek yiyerek tok kalırım’ düşüncesi son derece yanlış. Bu sadece o kişinin sağlığını tehdit eder. Özellikle 17 saatlik bir açlıktan sonra aşırı fazla beslenme sahurda da bunu sürdürmek sadece o kişinin sağlığını aleyhinde cereyan eden bir alışkanlıktır. Burada önemli olan miktar değil ne yiyeceklerimiz önemlidir. Sahur her türlü meyvenin tüketilmesi için müsaittir. Sebzeli her türlü yemekler tüketilebilir” diye konuştu.

ACIKMA VE HALSİZLİĞE KARŞI KEPEKLİ YA DA TAM BUĞDAY EKMEĞİ

Ramazan ayında tüketilen ekmek konusunda da uyarılarda bulunan Atmaca, “Tabi ki Ramazan’ın vazgeçilmezi pidedir. Pide adeta sembolize hale geldi. Ama burada özellikle sahurda insanların tam buğday ekmeği ya da kepekli ekmek yemelerini tavsiye ediyorum. Özellikle bazı insanlarda iftara doğru bir baş ağrısı, halsizlik başlıyor ve kendilerini yatağa atmak zorunda kalıyorlar. Özellikle bu insanların kepekli ekmek ya da tam buğday ekmeğine dönmelerini tavsiye ediyorum. Görecekler ki bu şikayetleri kaybolacak ya da belirgin bir şekilde azalma gösterecek” şeklinde konuştu.

SAHURDA TATLI YEMEYİN

Ramazan ayında tatlıya bir sınırlandırma getirilmesini isteyen Atmaca şu bilgileri verdi: “Tatlı yememek sahurda çok önemlidir. Tatlıyı hiç bir zaman önermiyoruz. Beyaz şekerin girdiği hiç bir gıdayı ne sahurda ne iftarda önermiyoruz ama bazen bir ihtiyaç olabiliyor. Orda da ölçülü olmalarını öneriyorum ve en doğrusu tatlı ihtiyacını karpuz gibi, hurma gibi tatlı meyvelerle gidermeleri konusunda çabaları olursa zamanla bu alışkanlık haline dönebilir. İftara başlarken her zaman söylediğimiz gibi bir çorbadan sonra mümkünse biraz ara vermek ve daha sonra diğer yemeklerle devam etmek şeklinde bir beslenme öneriyoruz. Gecenin çok kısalmasından dolayı insanlar gece yiyorlar, bir daha sahura kalkmıyorlar. Halbuki mutlaka sahurun son süresine kadar beklemek gerekiyor. Çünkü uzun bir açlık dönemi ve susuzluk tehlikesi var. Özellikle yaşlılar ve aktivite gerçekleştirecek kişiler için susuzluk riski var. Bu susuzluk riskini çok sulu meyvelerle giderilebilir.”

Oruç, bilinen en iyi detoks

Diyet uzmanı Aysun Yurdakul orucun bilinen en iyi detoks olduğunu belirtti.

Orucun amacının nefse hakim olabilmek ve bir ay boyunca mide ve vücudu dinlendirebilmek olduğunu hatırlatan Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Beslenme ve Diyet Uzmanı Aysun Yurdakul, orucun bilinen en iyi detoks olduğunu belirtti.
Ramazan ayıında, bir uzman eşliğinde hazırlanan bireye özel beslenme planı ve doğru besin seçimiyle ay sonunda toksinlerden arınmış, daha sağlıklı ve zinde bir bedene kavuşulabileceğini belirten Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Beslenme ve Diyet Uzmanı Aysun Yurdakul, uyarılarda da bulundu.
Ramazan ayında yaklaşık 16 saatlik açlık sonunda, özenle hazırlanan sofralara oturulduğunda doyma hissinin düşünülmeden yemek yendiğinin altını çizen Diyetisyen Yurdakul, “İftar vakti, bir anda tüm yemeklerin tadına bakmak isteriz. Bu noktada nefsimize hakim olamayıp, doyduk mu doymadık mı düşünmeden, hızla önümüze gelen yemekleri yeriz. Sonrasında midede ağırlık, gaz, yanma, kabızlık, mide öz suyunun yemek borusuna geri kaçması gibi adlandırdığımız reflü gibi sorunlarla karşı karşıya kalırız” diye konuştu.
Sağlıklı bir bireyin gün içinde 3 ana ve 3 ara öğün olmak koşuluyla 2.5-3 saat arayla 6 öğün beslenmesinin doğru olduğunun altını çizen Diyetisyen Yurdakul, şunları söyledi:
“Ramazan ayında öğünlerimiz neredeyse 2’ye düşmektedir. İftarda sofraya oturup, bir anda yediğimiz yemekleri öğünlere dağıtmalı çorba, ana yemek, tatlı ve meyve aralarında 1’er saat bırakmalıyız. Sahuru da atlamadığımızda ve sağlıklı bir kahvaltı yaptığımızda öğün sayısı 5’i bulmakta, uzun süreli açlık nedeniyle yavaşlayan metabolizmamızın çalışmasını sağlamalıyız.”
Ramazan ayının daha sağlıklı ve rahat geçmesi için önerilerde bulunan Diyetisyen Yurdakul, “Orucunuzu 2-3 adet hurma, yarım su bardağı suyla açın. Orucunuzu açtıktan sonra 10 dakika bekleyin, dinlenin. Sonra çorbayla devam edin. Mutlaka sahura kalkın. Tüketeceğinizi besinleri, iftar-sahur arasında 4-5 öğüne yayın. Çay, kahve tüketimini yemekten 1 saat sonraya bırakın. Günlük su ihtiyacınızı öğün aralarına yayın, yemeklerle birlikte su içmeyin. Şerbetli tatlılar yerine, sütlü tatlıları tercih edin” dedi.